Mesajlar Etiketlendi ‘Yangın’


 

Saçları salık, kareli gömleğinin düğmeleri açık, içine giydiği atletin üstüne döktüğü biranın köpüğü göğüs ucunu lezzetlendiren, kızıl kasık tüyleri şortundan fırlamış bir sarhoştu.
Boş bira şişelerinin tekmelendiği samanyolunun kervan geçmez kenar mahallelerinin birinde pudra yüzlü siyah gözlü bir kadındı.
Gözleriyle yüzümü yalıyor ve dudaklarıyla becer diyordu. Kırmızının tonu diyordu. İki dolgun dudağı. Açılıp kapanan bacakları onu becermem için yalvarıyordu.
Bir adım bir kaç yalan yuvarlana yuvarlana düştüm ağına. Elimdeki iki yanı keskin, ucu sivri bıçağı beraber tuttuk ve kasıklarında soğuk çelik sıcak ten ile buluştu.
Beyaz teninin altı yağmur yüklü bir buluttu. Bir kıvılcıma kömür gibi yanacak saçları, dilimi hapsedecek dudakları, sertleştirilmiş kalçası vardı.
Hayvandık. İki ölü ruh torbası. Kemikten ve etten. Öpüşürken dişlerimiz birbirimizi kanatmak için yaratılmıştı.
Eli belimde, eli kemerimde eli erkekliğimin ikamet adresindeydi.
Ellerimiz soğuktu. Ben bıçağı tahta sandığa fırlatıp sapladığımda o oturduğu ara sokağın pencere denizliğinde ikimiz içinde düzüşmeye başlamış gibiydi. Kanımız kasıklarımızdan akıp şeytanı kırmızıya boyarken biz her günahı kenarlarını taşırmadan aynı tonda yaşıyorduk. O soğuk elleriyle suç aletimde parmak izleri bırakırken boynundan yukarısını felç edecek ahlaksız kehanetleri dile getiriyordum içine girmem için göz kırpan şeytan yuvasına.
Benim adım Tutku. Bir kadının etinden doğdum. Puslu havasından soludum ve günaha giyindim. O ise Şehvet. Tutkunun ayak seslerini bekleyen bütün bir kadın.
Etimi ısırıyor, kadının kokusunu alanlar var. Hücrelerim kanın kokusunu alıyor. Kalbim.. Benim kadar düzmek istiyor beyaz göğüsleri.
İki ayağıda sol omuzumda. Günahlarımız yazılmayacak ve herşey sevap. Bir sokak lambasının altında belediyenin öldürmeyi unuttuğu iki çıplak.
Düzen kadar düzülenin hoş görülmediği dar bir sokak.
İçindeyim, sokak dışımızda. Binalar üstümüzde. Pencereler içinde ışık sakladığımız arka ceplerimiz.
Bağırıyor. Düz beni, daha sert, evet evet evet….
Dişlerini sıkıyor etimden bir parça kopartıyor. İçindeyim, içinde bayılıyorum. İçinde ölüyorum.
İki Kaldırım Yükseliği Kadardı Ahlaki Frenlerimiz ve Yükümüz Yangındı…
Ateş söndü, dumanı uçtu, is yaptı. İsten bir adam mürekkep yaratıp tüm manzarayı yazdı kadın parmak uçlarını yalarken…